Sen bu satırları okurken oğul

Sen bu satırları okurken oğul, kim bilir ne halde olacağım.
İnşallah diyoruz, inşallah
Beraber oluruz.
Okuduktan sonra dönersin bize doğruda, sarılır öperiz birbirimizi.
Nasip olur inşallah da burada okuduklarını bir de aklın ererken beraberce yaparız. 

İki hafta sonunu, bir hafta başında yazmak nasip olacak herhalde bu sefer, ve devrik cümlelerle yanında bir şeyleri sayıklamak.



İki hafta önce sana daha önce söz verdiğim paraşütleri izlemeye gittik, çok şükür bulup izledik de bu sefer.Yol bi hayli tozluydu, gelincikler ve yemyeşil çayırlar gitmiş, üstüne buğday ekilmiş, velhasıl o da biçilmiş.Ne bir ot, yeşillik var ne de bir çiçek.
Bildiğin yada öğreneceğin bozkır.




Uçanları görünce vın vın uçurduk ellerimizi bileklerimizi sallayarak.Senden habersiz anılara daldık bizde.
İlk kez uçağa bindiğimde yirmi üç yada yirmi dört yaşında falandım.Kafamı pencere camına dayayıp nice düşüncelere dalmıştım.Bir keresinde İstanbul'un üstünden gece kalkış yapınca, İstanbul bana bir volkanın tepesi gibi gözükmüştü, içinde lavların kaynadığı, caddelerinden kırmızı ve sarıya çalan renklerde göz alabildiğine aktığı koca bir volkan.


Her evde benim ki gibi bir hayat ve her hayatta nice hayaller, hüsranlar, anılar.
Toplasan evrene sığmaz, ama şu küçücük İstanbul'a nasılda sığmış.
Ne büyüksün ve bense ne kadar küçük.


Şimdi bile onu düşünüyorum bazen, üzerimizden geçen uçaktaki insanlar için küçücük bir ışık kaynağı gibiyiz.Soluk renkli ve miyoplara bulanık, yıldız gibi küçük parlak minnacık bir nokta.


Lafı fazla uzatmadan biraz o günden bahsedip bitireyim.Daha öncede gitmiştik buraya.
İki hafta önce gittiğimizde hava açık hafif rüzgarlıydı. Dağların yamacında 1500 metre kadar yüksekten kimisi iki kişi, kendine güvenip işi bilenler tek başlarına atlayıp 20 dk kadar havada süzülüp yavaşça boş tarlalara indiler. Etka ile bizlerde kollarımızı açarak peşlerinden yetiştik, ama atlama kısmı gelince bir takım eksiklikler yüzünden, ki bizce mühim olmayan ama fizik kanunlarının fazlasıyla önemsediği paraşüt gibi malzemeler yüzünden gerisin geri döndük.
Uçmak hakikaten güzel bir şey, yıllar önce bir arkadaşıma yüksek bir dağı gösterip buraya çıkmak istiyorum demiştim de, ne yapacaksın çıkıp da demişti.Sohbet bu kadar kısa kesilince anlatmaktan vazgeçip konuyu değiştirmiştim, şimdi uçmak güzel şey derken bunun korkusuyla kısa kesiyorum, ama sana anlatabilirsem eğer büyüdüğünde başkalarına anlatamadıklarımı.İnşallah diyerek nokta koyalım.

5 comments

7 Ekim 2013 19:17

Anlatsaydınız keşke. Anlayan birileri elbet çıkardı..

7 Ekim 2013 20:22

cok guzel. Ucmak guzel olmaz mı... Bence ınsan yapmak ustedıgı herseyı ımkanı varsa yapmalı.

ben de bunge Jumpııng ıcın bayagı bır tepeyte cıkmıs ama sonar yuksekten korkup atlayamamıstım....

7 Ekim 2013 21:42

Canım yazın bir hayli duygu yüklü olmuş... Okudukça beni benden aldı... Oğulcuk anneciğinin bu yazılarını okuduktan sonra nerde, ne şekilde olursa olsun yine gelir kucaklaşırsınız...
Hayallerini umarım birgün Etkacığa uzuun uzuun anlatır, günün birinde beraber gerçekleştirirsiniz...

sule
26 Ekim 2013 06:04

hocam etka ıle olan aktıvıtelerınızı paylasamıyoruz henuz ama kayda gecırıyorum tum yaptıklarınızı her defasında sasırarak masallah hem anneye hem babaya hem ogulcuga dıyerek butun bunlar bır yana,su kırgız ellerınde yasadıklarınız,surıyelı cocuklara agıdınız duanız,bayramı af umutlarıyla ama gurbette oldugunuz ıcın bırazda buruk karsılamanız her seyın en mukemmelını yapma ve hakkını vermeye calısma gayretlerınız hatta ucmaya ozenmenız ama ucuracak o buyuk metal yıgınından urpermenız okadar karsılık buluyorkı yuregımde emınım bırcok ınsan ıcınde anne ıcınde bu boyledır.cunku sız hayatı anne hassasıyetı ve duyarlılıgı ve fedakarlıgı ve duygusallgı

sule
26 Ekim 2013 06:12

...neşesı tıtızlıgı ıcınde yasıyorsunuz.bayagı uzun bı cumle oldu ama baska turlu anlatamazdım sızı.ıyıkı sızı tanımısım herne kadar toktogula köçösüne sızı davet eden ben olmasamda sımdılerde cok sukur rabbıme. Muhabbetle... Guzel anne....

Yorum Gönder

Teşekkürler

.
Etkaca