Evet sevgili oğlum, İstanbul bizim için hep bir macera
Kafkasların ardından Ağrı dağını soluna alıp düz gidince vardığımız şehrimiz hani.
Uçak beş saatlik bir yolculuğun ardından Türkiye sınırlarına girince zaman bir anda yavaşlar, geçmez bir türlü o kalan bir saat, neyse o mevzuya hiç girmeyelim, şimdi.
İstanbul çoğu için bir durak olsada annen için üniversite yılları, gençliği ve tabi ki alışveriş, baban içinse en kısa zamanda kaçılması gereken homurdayan bir canavar :)
Hasılı kelam oğlum durum bizler için böyle olunca senin için İstanbul,
fethedilmesi gereken bir şehir oluyor.
Güzel bir şey fethetmek, bak Koca Mehmet dedenin oğlu Fatih dedene,
babandan çok daha küçükmüş koca şehri zaptettiğinde.
Tabi öyle bir fetih için önce fethine giriştiğin şeyin seni fethetmesi lazım,
kim bilir ne zaman düşmüştü Fatih abinin aklına.
Sayfayı bitirdik konuya giremedik be oğlum, Bu yaz İstanbula gittiğimizde tüm aile ilk kez kocaman bir akvaryuma gittik. Senin için ne kadar yeniyse emin ol bizim içinde öyleydi.
Ama biraz farklıydı sanki, insanlar daracık bir cam kafeste yürürken balıklar daha büyük bir kafeste.
Oradan aldığımız gazla olsa gerek geçtik denizi vardık körfezin ötesine, bu deniz yıldızı armutludan.
Hani şu hikayedekinin aynısı,
İhtimal daha okumadın sen o hikayeyi, bul hemen oku hadi.
İşte böyle oğlum deniz yıldızının hikayesi,
Allah seni o kadar yoldan onu denize atmak için getirirde, öylesi güzel bir şeye vesile eder.
vira Bismillah