Ama ertesi gün ne mi oldu, elektrik kesintileri bize kadar ulaşmadı da şükür,
Savcı Mehmet Selim Kiraz saçma haklar öne sürülerek şehit edildi (tam da unutmaya başlamıştık değil mi, ama unutmayalım. Uyumayalım...)
Böyle durumlarda hiç birşey olmamış gibi gülücüklü cümleler yazamıyor insan
Düşünmeden edemiyor...
Göze uyku girmiyor..
Yürek de mengenede sıkışmışlık hissinden kurtulamıyor..
Ne yazılmalıydı öyleyse uzun uzun
Oyunlardan, oyuncaklardan bahsetmek babasının tabutu başında bekleyen o gözlere haksızlık olmaz mıydı. Evet, olurdu.
Peki ne yazılmalıydı o zaman
Evlatlarımızın geleceği adına duyduğumuz endişe mi
Hangi endişe, o bile kalmadı ki.
Yine de, bir tek umuttan bahsedilebilir,
Gün be gün büyüttüğümüz, yaşamaya sebep, yaşadığımız günü sevmeye sebep, yaşayacaklarımız için de heycanlanmamıza sebep umudumuzdan...
Öyleyse umudunu kaybetmemeli insan
Yağmurlarla büyütmeli
Baharla yeşertmeli..
Çiçeklerle açtırmalı
Güneşin altın ışıklarıyla da çoğaltmalı ki;
Dört bir yan, yeniden UMUT OLSUN, UMUT DOLSUN...