Öğretmenlik yıllarım ikiye ayrılıyor benim. Anne olduktan önce - Anne olduktan sonra:)
Göreve ilk başladığım yıllarda velilerim 'Hocam anne olunca anlarsınız' derlerdi. Çok kızardım. Ne demek yani anne değilsek de anne kadar yakın hissediyoruz öğrencilerimizi derdim. Ama haklılarmış:)
Duyulan sevgiden şevkatten öte annellikten sonra daha bilinçli olunuyormuş.
Etka'dan sonra, Montessori eğitimi ve diğer alternatif eğitim metodlarını daha detaylı incelemeye başladığım, bir kaçını uygulamaya çalıştığım dönem içinde, yeniden öğretmenliğe başladığımda, ilk yıllarımda ki planlarla bunlar arasında ne kadar fark olduğunu farkettim.
Anaokulu eğitimi, amaçlı oyunlar oyandığı zaman kıymetli. Yoksa vakit geçirilen bir yer olmaktan öteye gidemez maalesef. Çocuklar için en kıymetli altın yıllar boşa gitmemeli.
Şimdi, kimi seneye kimi de bir kaç yıl sonra öğretmen olacak öğrencilerime hep bu tavsiyeleri veriyorum. Oynattığınız her bir oyun bir şey amaçlasın, hiçbirşey olmuyorsa öğrencinizin fiziksel gelişimine destek versin. ve siz bunların farkında olun, aileleri bilgilendirin. Neyi neden yaptırdığınızı çok iyi bilin. Gelişimin her aşamasına destek verin diyorum.
Okul hayatımda hatırladığım sadece deve- cüce, gece- gündüz oyunlarıydı. ha bir de kolları bağlayıp çiçek olmak:)
Öğrencilerime soruyorum , onlarda aynı. Peki bu oyunlarla ne amaçlamış olabilir bizim öğretmenlerimiz diye soruyorum. Mantıklı cevaplar veremiyoruz maalesef. İşte oturup kalkıyoduk hocam diyorlar hatta:))
Bilgisayarı temizlerken denk geldim bunlara. Diğerleri de kimbilir hangi klasörde. Buldukça burayada kaydedeceğim:)
Mesleğe yeni başlamış ve anne olmayan tüm öğretmen arkadaşlarıma fikir versin..
Gelecek nesillerin farkı, 'Farklı Düşünebilen Öğretmenler' sayesinde olacak...